19 Ekim 2016 Çarşamba

Kitap Yorumu: Confess - Colleen Hoover

TANITIM
Kitabın adı: Confess 
Yazar: Colleen Hoover 
Sayfa sayısı: 306 
Türü: Çağdaş Romans, Yeni Yetişkin 
Goodreads Puanı: 4,26
Puanım: ★★★ 

Auburn Reed tüm hayatını detaylarıyla planladı. Hedefleri ona çok yakın ve hayatında hatalara yer yok. Fakat iş arayışı sırasında Dallas'taki bir sanat stüdyosuna girerken, orada çalışan gizemli artist Owen Gentry'e karşı derin bir çekim hissedeceğini bilmiyor. 

Bir defaya mahsus olmak üzere Auburn risk alıp kontrolü kalbinin eline veriyor. Fakat Owen'ın ondan sakladığı büyük sırlar eline geçen tek şey oluyor. Owen'ın geçmişi Auburn'ü onun için önemli olan her şeyi yok etmekle tehdit ediyor ve Auburn için hayatını düzene sokmanın tek yolu Owen'ı hayatından çıkarmak. 

Owen'ın istediği son şey Auburn'ü kaybetmek ama Auburn'ü gerçeğin sanat kadar düşsel olduğuna ikna edemiyor. İlişkilerini kurtarmak için yapması gereken şey, sırlarını itiraf etmek. Ama bu durumda itiraf, günahın kendinden de yıkıcı olabilir...








Merhabalar!

Son yazımın üzerinden neredeyse üç ay geçmiş ama bunu fark etmemiş gibi yapalım. Çünkü açıkçası benim de çok geçerli bir sebebim yok. Üniversiteye başladım, ki bu birçok ani değişiklik demek. Değişikliklerden nefret ettiğimi söylemiş miydim? Kitap eskisi kadar okuyamıyorum. Okuduklarımı beğenmiyorum. Okuyacak iyi kitap bulamıyorum, kitaplara hep kesin beğenmem diye ön yargıyla yaklaşmaya çalıştım. Bu durum çok canımı sıkıyor.

Geçtiğimiz hafta sonu bu durum canıma yetti ve hep ön yargılı olduğum Confess kitabına başladım. Bir Colleen Hoover kitabı olduğunu göze alırsak, bu saçma ön yargımın sebebi dahi yok. Ama bir gerçek var ki, ön yargım kısmen haklı çıktı.

Kitap çok güzel başladı. İlk birkaç sayfa içinde karakterlere aşık, aşık, aşık oldum! Belki de ilk kısımların bu kadar çok iyi olması beklentimi aşırı yükseltti ve sonunda hüsrana uğradım. Ama her neyse, sonu ilk yarıyı ve ikinci yarıyı aynı yazarın yazıp yazmadığını sorgulattı bana.

İlk kısımları bu kadar sevmem çok hızlı başlamış olmasından kaynaklanabilir. Yedi -sekiz saat gibi çok kısa bir zamanı detaylı olarak anlatıyor, ama siz okurken sanki aradan günler geçmiş gibi geliyor. Fakat bu sırada karakterler sırlarından hiç ödün vermiyorlar. Hep aklınızın bir köşesinde dört köşe olabileceğiniz fikri dolanıyor ve siz hiç bir ipucunu kaçırmamak için satırların arasını okumaya, teoriler kurmaya başlıyorsunuz.

Bir anlamda dört köşe oldum da, ama yazarın karakterlerin başına gelen olaylarla başa çıkışını sevmedim.Özellikle Trey karakteri. Sanki yazar, "Bu karakteri buraya koyayım sorun çıkarsın ki çözecek bir sorunum olsun, sonra da kahraman kızımız zekasıyla onu alt etsin," demiş ve bu karakteri o yüzden yazmış gibi geldi. Colleen Hoover'ın diğer karakterleriyle karşılaştırıldığında daha yapaydı fikrimce.

Ayrıca bir şey dikkatimi çekti. Yazarın bir önce okuduğum kitabı Wattpad'te yayınladığı Too Late isimli kitabıydı. Orada bir polis ve suçlu arasındaki karakter arasındaki kız konu alınıyordu, temaları her ne kadar farklı olsa da bu kitapta da benzer bir durum söz konusu. Dolayısıyla insanda sanki okuduğu hikaye bir açıdan da olsa tekrarlanıyormuş gibi bir his oluşuyor, özellikle de ikisi de aynı yazardan olunca.

Onun dışında, kitapla ilgili sevdiğim şeylerden birisi Owen'ın resimlerinin de kitapta yer almasıydı. Aynı Maybe Someday'de olduğu gibi, karakterlerin bir parçası olan ürünlerin sizin tam karşınızda olması hikayeye gerçeklik katıyor.

Bu arada, arka kapak yazısını ilk kez çevirmeye çalıştım. Artık İngilizce ile ilgili bir bölüm de okuduğum için öylece bırakmaya utandım, hem de ilk olsun devamı gelsin dedim. Umarım gittikçe iyileşir. Son olarak, bilmiyorum hala okuyucularım kaldı mı, ama sizlerden kitap önerisi istiyorum. Bu aralar okuduğunuz en iyi kitapları aşağıya yorum olarak yazın lütfen, hepsine bakıp okuma listeme almaya çalışacağım!

Zeynep

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder