19 Temmuz 2014 Cumartesi

Kitap Yorumu: Efsane (Legend #1) - Marie Lu

KİTAP KÜNYESİ:
Kitabın Adı: Efsane
Özgün Adı: Legend
Serinin Adı: Legend #1
Yazarı Adı: Marie Lu
Sayfa Sayısı: 320
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Goodreads Puanı: 4,17
Piyasa Fiyatı: 29,50 TL

ARKA KAPAK

Gerçek, Efsane'ye dönüşecek.

Bir zamanlar Amerika Birleşik Devletleri'nin batı kıyısı olarak bilinen yerde şimdi Cumhuriyet adında, komşularıyla sürekli savaşan bir ülke vardır. Cumhuriyet'in seçkin sınıfından gelen on beş yaşındaki üstün yetenekli June, askerî bir dehaya sahiptir. İtaatkâr, hırslı ve kendini ülkesine adamış bu genç kız onun uğruna her şeyi yapmaya hazırdır. Fakir bir aileden gelen on beş yaşındaki Day ise ülkenin en çok aranan suçlusu ve bir devlet düşmanıdır. Kendisi gibi asker olan ağabeyi Metias öldürülünce June, Day'in peşine düşer. İnandıkları şeyler uğruna savaşan bu iki gencin kesi?en yolları, onları Cumhuriyet'in karanlık sırlarına götürecektir.


"Bir 'efsane' doğuyor." 
-USA Today-

Herkese merhabalar...

Bir distopik genç-yetişkin kitap yorumu ile daha karşınızdayım. Çok seviyorum bu iki türü de barındıran kitapları. Ve söylemeliyim ki, Efsane benim beklentilerimi karşıladı (kitaptan çok şey beklediğimi de belirtmeliyim, sanırım). Kitabın tansiyonu neredeyse hiç düşmedi ve yazar tüm bu aksiyonla gerçekten güzel başa çıkmış.


Efsane, Cumhuriyet isimli, ‘Koloniler’ denilen komşu ülkeleriyle sürekli sonu gelmez bir savaş içinde olan bir ülkede geçiyor. Cumhuriyet’in bu savaşı takıntılı bir şekilde sürdüğünü söyleyebiliriz. Çünkü hükümetin gözü savaştan başka bir şey görmüyor, ülkede yoksulluk, hastalık diz boyu! Ülkenin her vatandaşı 10 yaşlarına geldiklerinde, geleceklerini belirleyecek olan 'Deneme' denilen bir sınava giriyorlar ve bu sınavdaki puanlarına göre okullara yerleştiriliyorlar. Sınavı geçemeyip kalanlar ise, devlet ailelerinden vekaletlerini aldıktan sonra, çalışma kamplarına gönderiliyorlar (acaba gerçekten çalışma kampı mı?).

Kitabın ana karakterlerinden Day, bu sınavı geçemeyenlerden biri. Ama o daha yetkililer onu çalışma kamplarına gönderemeden kaçıyor ve o gün bugündür sokaklarda yaşıyor. Hırsızlık yaparak geçimini sağlıyor ve ailesine para gönderiyor. Ve Day, ona tüm ülke çapında şöhret kazandıran bir özelliğe sahip; o ülkenin en çok aranan suçlusu.

Diğer bir tarafta, diğer ana karakterimiz June var. O ise, Day’in tam zıttı özelliklere sahip. June, Deneme’den tam puan alan tek kişi olarak ülkenin en meşhur üniversitene iki sene erken girme hakkı kazanıyor ve mükemmel zekasından dolayı geleceğin yetenekli komutanı olmak için yetiştiriliyor. 

June’un abisinin, tüm delillerin katilin Day olduğunu gösterecek şekilde öldürülmesiyle, June Day’in peşine düşüyor ve hikaye başlıyor. 

Kitap boyunca June’un fikirleri ve duyguları çok değişiyor. İyi ki değişiyor; çünkü June kitabın başındaki haliyle son derece sinir bozucuydu – gerçi, sonunda da çok sevilesi olduğu söylenemez. Okuduğum en gıcık kız karakterlerdendi. Day ise -ah, Day!- hikaye boyunca hep mükemmelliğini korudu diyebilirim. :D Bir de, Day ve Tess’in arasındaki o arkadaşlık ilişkisi; birbirlerine olan sadakatleri ve birbirlerini sürekli korumaları. Kesinlikle kitapla ilgili en sevdiklerimden biri aralarındaki sıkı arkadaşlık ilişkisiydi. (Bu arada, Tess kim diye sorarsanız, Day'in sokakta karşılaştığı, sonradan sürekli beraber takıldıkları bir kız.)

Kitapla ilgili en tuhafıma giden kısım ise June ve Day’in yaşlarıydı. Yaşları çocuk sayılacak yaş iken, yaptıkları işler –özellikle June’un- son derece yetişkin işiydi. Yani hiç gerçekçi değildi yaşları. 

Yazarın anlatımı sürükleyiciydi, kitabı elimden bırakmak istemedim. Ama kitap bana çok kısa geldi. Belki çok sevdiğim içindi. Ama bölümler falanda kısaydı. Umarım serinin diğer kitapları biraz daha uzun olur. 

ALINTILAR

"Çok çekicisin."Daha önce de görünüşüme iltifat edenler olmuştu. Ama hiçbiri böylesi bir ses tonuyla değildi. Söylediği onca sözün içinde beni bu kadar hazırlıksız yakalayan şey neden buydu, bilemedim. Fakat o kadar şaşırdım ki düşünmeden sözcükleri ağzımdan kaçırıverdim: "Ben de senin için aynı şeyi söyleyebilirim." Durdum. "Bilmiyorsan diye söylüyorum."Yüzüne yavaşça bir sırıtış yayıldı. "Ah, inan bana, biliyorum." 

"Sana sokakta kullandığın ismi hiç sormamıştım. Neden Day?""Her gün yeni bir yirmi dört saat demek. Her yeni gün her şeyin tekrar mümkün olması demek. Anın içinde yaşıyorsun, anın içinde ölüyorsun, geçmişi ya da geleceği düşünmeden." Vagonun açık kapısından karanlık su şeritlerinin dünyayı örttüğü yere baktı. "Işıkta yürümeye çalışıyorsun." 

4,5 PUAN: Harikaydı! Okumazsan çok şey kaybedersin. // Güzeldi, okumanı öneririm.
Kitabı yaklaşık bir hafta önce bitirdiğimde o anki duygu patlamasıyla gidip Goodreads'te 5 puan vermiştim. Ama şuan bakıyorum da; evet çok güzel bir kitap ama tam 5'lik değil; fakat 4'lük de değil. İkisinin ortasında bir yerlerde işte. Umarım ne demek istediğimi anlıyorsunuzdur. :D 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder