Kitabın Adı: Mekanik Prens
Özgün Adı: Clockwork Prince
Yazarın Adı: Cassandra CLARE
Serinin Adı: Cehennem Makineleri
Sayfa Sayısı: 596
Yayınevi: Artemis
Piyasa Fiyatı: 28,00
Goodreads Puanı: 4.48
Londra Enstitüsündeki dengeler hiç bu kadar hassas olmamıştı. Konsey, Charlotteın gücünü elinden almak ve bu gücü, ahlak değerlerinden yoksun, gözünü iktidar hırsı bürümüş Benedict Lightwooda vermek istiyordu.
Will, Jem ve Tessa, Enstitüyü ve Charlotteı kurtarma umuduyla Mortmainin geçmişiyle ilgili sırları araştırmaya karar verdi. Ancak tek keşfettikleri düşmanın amacı değildi. Aynı zamanda Tessayla ilgili huzursuz edici Gölge Avcısı bağlantısını da öğrendiler. Zaten Will ve Jem'in ilgisi arasında kalan Tessa, kendisinin bizzat bir canavara dönüşmesine Gölge Avcılarının yardım ettiğini öğrenince başka bir seçimle daha yüz yüze gelecekti.
BENİM YORUMUM
SERİNİN İLK KİTABINI OKUMAYANLAR İÇİN FAZLA, BU KİTABI OKUMAYANLAR İÇİN İSE AZ SPOILER İÇERİR!
Herkese merhabalar! Kısa bir süre önce Mekanik Melek’in
yorumunu yapmıştım (tık-tık!), şimdi de serinin ikinci kitabı Mekanik Prens yorumu ile
karşınızdayım. Aslında bu seriyi çok sevdim ve kitapları biraz daha yavaş
okumak istemiştim, ama dayanamadım ve ikinciyi de okudum hemen. Hatta üçüncü
kitabı da en kısa zamanda okuyup, yorumlaması ile karşınızda olacağım. *-*
Çünkü Mekanik Prens de bir sayfacık daha okuyabilmek için kıvranacağım bir
yerde bitti – aslında öyle olmasaydı bile bir sayfacık daha William Herondale okumak
için her şeyi yapabilirdim. HER ŞEYİ.
Kitap hakkında yoruma geçmeden önce, kapaktan hiç
hoşlanmadığımı belirtmek istiyorum. İlk kitapta orijinal kapak kullanılmışken,
neden ikinci de saçma sapanlaşıyor, Artemis? Neden?! Özellikle o gözlüğe benzer
şeyleri kim, hangi kafayla kitapla bağdaştırdı hiçbir fikrim yok!
Neyse, kitap yorumuna geçiyorum..
İlk kitabın sonunda Mortmain’in oyununa gelip De Quincey’i
öldüren, bir de üzerine Mortmain’i ellerinden kaçıran Enstitü yönetiminin, Benedict
Lightwood tarafından Enstitü’nün ellerinden alınma tehdidi ile başlıyor ikinci
kitabımız. Bunun üzerine Charlotte’a Mortmain’in izini bulması için iki hafta
veriliyor, eğer bulamazsa muhtemelen Enstitü Benedict Lightwood’a teslim
edilecek. Ve tabi ki Enstitü’dekiler böyle bir şeye izin veremez. O yüzden
hemen Mortmain’in izini aramaya başlıyorlar, ve kitabın sonuna kadar da tek
amaçları onun izini bulmak oluyor, ama nafile! Kitabın sonunda dahi Mortmain’in
tam olarak yerini bulamıyorlar. Mortmain yer yarılmış içine girmiş. Hiçbir
yerde yok ve buna rağmen neredeyse her yerde casusları var. Aklınıza
gelebilecek her yerde, hiç abartmıyorum.
Kitap gerçekten doluydu. O kadar çok sebep-sonuç ilişkisi
ile ortaya çıkan olay vardı ki, hepsine değinmem mümkün değil. Bu kitapta
Tessa’nın ne olduğunu öğreniyoruz artık, diyebilmeyi çok isterdim. Ama
diyemiyorum. Çünkü Tessa’nın hala tam olarak ne olduğu bilinmiyor. Buna rağmen,
Will hakkında ŞOK EDİCİ bir gerçek öğreniyoruz.
Ve bunu öğrendiğimizde şimdiye kadar takındığı tavırların hepsi bir
anlam kazanıyor. Bu kitapta Will için cidden çok üzüldüm, hem de çok. Kolay
kolay ağlayamadığım için ağlamadım, ama içim ezildi. Kitabın içine girip ona
sarılıp teselli etmek istedim. :(
Tessa, Will’e karşı olan duygularını ele vermemek için
kitabın ilk bölümlerinde onunla göz göze dahi gelmek istemiyor. Ve zamanının
neredeyse çoğunu Jem ile geçiriyor. Jem’in arkadaşçı ve nazik tavırları ona çok
yardımcı oluyor. Ama Jem ona karşı sadece “arkadaşça” duygular beslemiyor, fazlası
da var. Ve Jem, Tessa’ya açılınca, Tessa da Jem’in böyle düşünmesinden
hoşlanıyor. Açıkçası ne oldu da, Tessa birden “çok nazik, çok arkadaşça” dediği
Jem’e bu gözle bakmaya başladı bilmiyorum. Ama bence sırf Will’den kendini uzak
tutmaya çalıştığı için böyle yapıyor. Ama Tessa’cım, Will senin uzak durman
gereken son kişi!
Şimdi böyle konuştuğumda, sanki Jem’i sevmiyormuşum gibi
oldu. Ama hayır, Jem’i de çok seviyorum. Sevmemek mümkün değil. Ama kitapta
Will’in düşüncelerine baya yer verilmiş, ve okurken Will’i gerçekten hissettim.
Yani Tessa ile birbirlerine karşı olan hislerinden o kadar eminim ki, Will
& Tessa (Wessa) desteklememem mümkün değil. #SorryJem :(
Ve eğer hakkındaki duygularımı anlatmazsam olmazsa olmaz bir
kısım var. Kitabı okuyanların beni çok iyi anlayacağını düşünüyorum. Eğer
kitabı henüz okumadıysanız, size bir paragraflık bay bay diyorum. :*
KİTABI OKUMAYANLAR İÇİN RAHATSIZ EDECEK DERECE SPOILER İÇERİR!
Evet, şimdi kitabı okuyanlarla baş başa kaldığımıza göre…
Will’in Tessa’ya duygularını açtığı ve Tessa’nın istemese de onu reddetmek
zorunda olduğu o bölüm neydi öyle? Kalbimi çıkarıp üzerinde tepinmelerini
yeğlerdim! Ağlayamadım da, sadece kızarıp kaldım. Ve boğazımdan acı dolu küçük
bir çığlık çıktı sadece. Ve sonra Will’in Jem & Tessa’yı nişanlanmaları
üzerine tebrik etmesi… Dediğim gibi kalbimi söküp üzerinde tepinselerdi bu
kadar içim acımazdı.
BÜYÜK SPOILER BİTTİ!
Artık gözlerinizi açabilirsiniz, sevgili henüz kitabı
okumayan arkadaşlarım. Eğer siz de benim gibi geç kaldıysanız, bir dakika daha
kaybetmeyin ve kitapları alın!
ALINTILAR
İğrenç değiller,” dedi Tessa.
Will gözlerini kırpıştırdı. “Ne?”
“Gideon ve Gabriel,” dedi Tessa. “Aslında bayağı yakışıklılar ve hiç de iğrenç değiller.”
“Ben ruhlarının simsiyah derinliklerinden söz ediyordum,” dedi Will kasvetli bir sesle.
Tessa güldü. “Senin ruhunun derinlikleri sence ne renktir Will Herondale?”
“Leylak,” dedi Will.
“Ah,” dedi bir ses kapıdan, “yıllık herkes Will’in delinin teki olduğunu düşünüyor toplantınızı mı yapıyorsunuz?”
“O iki yılda bir yapılıyor,” dedi Jem. “Hayır, bu o toplantı değil.”
“Seni ilk gördüğüm anda mı, ikincisinde mi, üçüncüsünde mi, yoksa dördüncüsünde mi sevdiğimi söyleyemem. Ama bana doğru yürürken sana baktığım ilk anda, seninle olduğum takdirde bütün dünyanın gözümden silineceğini anladım. Yaptığım, hissettiğim ve düşündüğüm her şeyin merkezi sendin.”
“Sen ve ben, Tess, birbirimize benziyoruz. Kelimelerle yaşayıp nefes alıyoruz. Asla kimseyi sevemeyeceğimi ve kimsenin beni sevemeyeceğini düşündüğüm zamanlarda hayatıma son vermemi engelleyen şey kitaplar oldu. Belki de tamamen yalnız olmadığımı düşünmeme neden olan şey onlardı. Bana karşı dürüsttüler. Ben de onlara karşı dürüsttüm. Kelimelerini, yazdıklarını okuduğumda, bazen kendini nasıl yalnız hissettiğini ve korktuğunu ama her zaman cesur davrandığını okuduğumda… senin umutlarını, duygularını, hayallerini kendi yüreğimde hissettim. Rüya gördüğümü ve seninle olduğumu hissediyordum . Rüyanda gördüklerini görüyor, istediklerini istiyordum ve o zaman gerçekte sadece seni istediğimi anladım.”
5 PUAN: İşte bu kitap mükemmelliğin tanımı! Kesinlikle okumalısın!
Eğer fantastik seri, kötü çocuk, ve biraz da aşk üçgeni seviyorsanız; durmayın hemen listenize ekleyin. Ben de seviyorsanız diye soruyorum, kim sevmez ki?!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder