KİTAP KÜNYESİ:
Kitabın Adı: Mekanik Prenses
Özgün Adı: Clockwork Princess
Yazarın Adı: Cassandra Clare
Serinin Adı: Cehennem Makineleri
Sayfa Sayısı: 678
Yayınevi: Artemis
Piyasa Fiyatı: 21,49
Goodreads Puanı: 4.58
ARKA KAPAK
Gölge Avcıları yok olmanın eşiğine sürüklenirken tehlike ve ihanet, sır ve cazibe, aşk ve ölüm birbirine karışıyor!
Tessa Gray mutlu olmalıydı. Ne de olsa bütün gelinler mutludur, öyle değil mi? Ancak Tessa, Jem Carstairsla evlenmeye hazırlanırken Londra Enstitüsündeki Gölge Avcılarının başları büyük beladaydı. Mortmain, acımasız otomatlardan oluşan Cehennem Makineleri ordusunu, Gölge Avcılarını yok etmek için kullanmayı planlıyordu. Planını tamamlamak için de son bir şeye ihtiyacı vardı: Tessa Graye.
Enstitü başkanı Charlotte Branwell, Mortmaini bulup onu durdurmak için her şeyi göze almıştı. Fakat Mortmain, Tessayı kaçırmıştı ve genç kıza aşık iki adam, Jem ve Will, onun için savaşmaya hazırdı. En yakınları Tessayı Mortmainin kurtarmaya çalışırken, genç kız, kurtuluşun yalnızca kendi elinde olduğunu anlayacaktı.
Tessa Gray mutlu olmalıydı. Ne de olsa bütün gelinler mutludur, öyle değil mi? Ancak Tessa, Jem Carstairsla evlenmeye hazırlanırken Londra Enstitüsündeki Gölge Avcılarının başları büyük beladaydı. Mortmain, acımasız otomatlardan oluşan Cehennem Makineleri ordusunu, Gölge Avcılarını yok etmek için kullanmayı planlıyordu. Planını tamamlamak için de son bir şeye ihtiyacı vardı: Tessa Graye.
Enstitü başkanı Charlotte Branwell, Mortmaini bulup onu durdurmak için her şeyi göze almıştı. Fakat Mortmain, Tessayı kaçırmıştı ve genç kıza aşık iki adam, Jem ve Will, onun için savaşmaya hazırdı. En yakınları Tessayı Mortmainin kurtarmaya çalışırken, genç kız, kurtuluşun yalnızca kendi elinde olduğunu anlayacaktı.
Ancak Tessa, melekleri kontrol etme gücüne sahip olsa bile, acımasız bir orduyla tek başına mücadele edebilir miydi?
BENİM YORUMUM
Serinin ilk iki kitabından çok, bu kitaptan az spoiler içerir.
Selaaam! Kısa bir aradan sonra size verdiğim Mekanik Prenses yorumu geldim. Son zamanlarda dikkatimi toplamada büyük bir problem yaşıyorum, o yüzden bu yorumu yazmayı da sürekli erteliyordum. Ama artık kendime “Ne yapıyorsun Zeynep?! Kalk ve şu yorumu yaz artık!” dedim ve işte başlıyoruz…
Eğer serinin önceki iki kitabı için yazdığım yorumları okuduysanız (Mekanik Melek, Mekanik Prens) zaten bu seriye nasıl vurgun olduğum hakkında fikriniz vardır. Şimdiden belirteyim, son kitabı okurken seri bitiyor diye çok üzüldüm, karakterlere üzüldüm, sonuna üzüldüm, üzüldüm, üzüldüm. Hatta ağladım. Ki ben sulu göz değilimdir. Eğer bu kitabı alacaksanız, bir paket de mendil alın derim. Ama tüm bunlara rağmen, içimde tatlı bir mutluluğun kalmadığını da söyleyemem.
Serimiz Tessa, Will ve Jem’in içinde bulunduğu bir aşk
üçgeni üzerine kurulu. İlk kitapta Will’den hoşlanan Tessa, Will’in onu
kendinden uzaklaştırması üzerine ikinci kitapta Jem ile yakınlaşmıştı, hatta
nişanlanmışlardı. Üçüncü kitap Tessa’nın düğün hazırlıkları ile başlıyor. Jem’in
son zamanlarda nöbet geçirmiyor, Charlotte’un hamileliği iyi gidiyor, Will
kardeşi Cecily’in eğitimi ile uğraşıyor, Mortmain’in mekanik ordusu etrafta
gözükmüyor; yani her şey yolunda. Ta ki Gabriel Lightwood üstü başı kan içinde
Enstüti’ye gelip, abisi Giedon’a babasının bir solucana dönüştüğünü söyleyene
kadar. Ve buradan sonra, kahramanlarımız maceraya kaldıkları yerden devam
ediyorlar.
Kitap genel hatları ile Mortmain’in Tessa’yı ele geçirme
çabaları, Tessa’nın ne olduğunu öğrenmeye çalışması, Will’in Tessa’yı
kurtarmaya çalışması ve Jem’in hastalığının giderek kötü hal almasıyla geçiyor.
Yani gerçekten heyecanlıydı; bir sonraki sayfada neler okuyacağımı tahmin etmek
zordu.
Büyük uğraşlar sonucu, Tessa Mortmain’i öldürmeyi başardı
sonunda. Onun öldüğü sahnede nasıl sevindim anlatamam. Adama nasıl bir kin
beslediysem artık.. Sanırım en nefret ettiğim kötü adamlar listesinde yüksek
sıralara girmeyi hak etmişti Mortmain.
Kitabın ilk 100-150 sayfası biraz yavaştı, ama ondan sonra
olaylar son derece heyecanlı bir hal aldı ve kitabı nasıl okuduğumu anlamadan
bitti. Kitapla ilgili en sevdiğim şeylerden biri de, kitabın sadece üç ana
karakter üzerine kurulu olmayıp diğer karakterlerin de her birinin ayrı ayrı
hikayesi olmasıydı. Mesela Giedon Lightwood ve Sophie’nin karakterlerini çok
sevdim ve bu ikili o kadar sevimliydi ki, aralarındaki ilişkiye bayıldım.
Sanırım artık kitabın sonundan, yani Tessa’nın kimi
seçtiğinden ve bunun hakkındaki düşüncelerimden bahsedebilirim? Bence de. Eğer
kitabı okumadıysanız bu kısmı okumayın, ve bu heyecanı kendiniz için
mahvetmeyin!
Evet; Jem’in hastalığı kötüye gitti, ve ölmemek için Sessiz
Kardeşlerden biri olmak zorunda kaldı. Dolayısıyla, artık eski hayatına veda
etmesi gerekti ve böylece Tessa’yla birlikte olamazdı. Bir Wessa (Will &
Tessa) destekleyicisi olarak, böyle bir olaya sevinmedim. Çünkü ben Jem’i de
seviyordum. Onun da mutlu olmasını istiyordum bir şekilde. Ama daha sonra Tessa
ve Will’in evlendiğini, çocukları olduğunu ve mutlu bir şekilde yaşadıklarını
okumanın mutluluğu da paha biçilemezdi. Will tüm yaşadıklarından sonra böyle
bir mutluluğu hak ediyordu (Bu Jem’in hak etmediğini düşündüğüm anlamına
gelmiyor). Tabii tüm bunlardan sonra, aklıma “Peki Jem?” diye bir soru oluştu
ki henüz epilogue bölümünü okumamıştım bunu düşündüğümde, ve Cassandra sanki
beni duymuş ve ona göre bir epilogue yazmış. Günümüzde Tessa ve Jem’in birlikte
olma şansı yakalayabileceği kesinlikle aklımın ucundan bile geçmezdi. Böyle bir
son yazarak Cassie, aşk üçgenlerinde illa ki de bir tarafın seçilmesi gerektiği
tabusunu yıkmış bence.
Bu öyle bir aşk üçgeniydi ki, üç kişi de birbirini o kadar
seviyordu ki, Will’in Tessa’ya olan aşkı, Jem’in kalbini; Jem’in Tess’ya olan
aşkı Will’in kalbini kırmadı. Will & Jem arasındaki ilişki o kadar sağlamdı
ki, Tessa onların arasını bozmak yerine, arkadaşlıklarını daha da güçlendirdi.
ALINTILAR
“Çoğu insan hayatında tek bir büyük aşka sahip olursa kendini şanslı sayar. Sen iki aşk birden bulmuşsun.”
“Umut sahte hayal değildir.”
“Bundan sonra başka bir hayat varsa,” dedi, “seninle o hayatta buluşalım, Jem Carstairs.”
“Sen ruhumun son hayali değilsin.Ruhumun ilk hayali, kendimi kurmaktan alıkoymadığım tek hayalisin. Sen ruhumun ilk hayalisin ve o hayalden bir ömür boyu sürecek başka hayaller doğacağını umuyorum.”
Bana bir keresinde söylediklerini hatırlıyorum,” diye devam etti Will. “Kelimelerin bizi değiştirme gücü olduğunu söylemiştin. Senin kelimelerin beni değiştirdi, Tess. Kelimelerin, beni aksi takdirde olacağımdan daha iyi bir adama dönüştürdüler. Hayat bir kitaptır ve henüz okumadığım yüzlerce sayfa var. Ölmeden önce, okuyabildiğim kadarını seninle okumak istiyorum…”
Jem bunun üzerine gülümsedi. “İnsan mucizeleri sorgulamaz ya da tam istediği gibi olmadıkları için şikayet etmez.”
5 PUAN: İşte bu kitap mükemmelliğin tanımı! Kesinlikle okumalısın!
Okurken karakterlerin tüm duygularını hissedebileceğiniz bir kitap. Hatta ben kitap bittikten sonra bile dönüp dönüp bazı sayfaları tekrar okudum. Bu yazıyı yazarken bile, sahneler aklıma geldikçe duygulandım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder