KİTAP KÜNYESİ:
Kitabın Adı: Nefes Nefese
Yazarın Adı: Ayşe Kulin
Sayfa Sayısı: 372
Yayınevi: Everest Yayınları
Piyasa Fiyatı: 18,00
ARKA KAPAK
Tarihi ve güncel gerçekleri kurguyla
harmanlamaktaki ustalığı ile bilinen Ayşe Kulin, Nefes Nefese adlı bu romanında
okurlarına bir kez daha dünyanın farklı bir yüzünü aktarıyor, İkinci
Dünya Savaşı döneminde yaşanan
bir öykü Nefes Nefese. Avrupa’yı kasıp kavuran ve tarihin en acımasız gerçeklerinden biri olan
Nazizm‘i, dönemin Türk diplomasisinin korumaya özen gösterdiği
ince dengeyi ele alırken, bu tarihi planın ön yüzünde de Osmanlı vezirlerinden
birinin kızıyla evlendiği Yahudi gencin aşkını ve kaçışını da dile getiriyor.
Son dönemlerde yazılmış, bireylerin tarihi ile insanlığın tarihi arasındaki o
kaçınılmaz kesişime ışık tutan en önemli romanlardan biri olan Nefes
Nefese, usta bir yazarın başyapıtları arasında yer almaşım da haklı
çıkartıyor böylece.
Her zamanki sürükleyici anlatımı ve
ustalıklı kurgusuyla Ayşe Kulin bir kez daha, okurlarının
gösterdiği ilginin nedenini açıklamış oluyor.
BENİM YORUMUM
Herkese merhaba! Geçen hafta Zeynep ile bir söyleşi yayınlamıştık; fakat onun dışında yorum yazma fırsatı bulamamıştım. Bloğun ilk yerli kitap yorumunu yaparak başlıyorum o zaman...
Aslında Nefes
Nefese’yi sırf edebiyat sınavında soru olarak karşıma çıkacak diye almıştım ve seveceğimi
düşünmemiştim. Kitap okumayı gerçekten çok seviyorum; ama “Alın şu kitabı
okuyun!” denmesini biraz itici buluyorum açıkçası. O yüzden biraz ön yargı ile
yaklaştım sanırım kitaba. Ön yargılarımdan kurtulmam gerektiğini ise kitabı
okumaya başladığımda anladım.
Hikayemiz 1940’ların
Türkiye’sinde geçiyor. Olaylar son Osmanlı vezirleriden Fazıl Reşat Paşa’nın
iki kızının hayatlarını merkez alarak gelişiyor. Sabiha Türk diplomatı Macit
ile evli, Hülya adında bir kızı var ve Fazıl Reşat Paşa’nın büyük kızı,
Ankara’da yaşıyor. Selva ise okul yıllarından beri sevdiği Rafael -kitapta
genellikle Rafo diye geçiyor- ile evli ve Fransa’da. Rafo, Yahudi olduğu için
Fazıl Reşat Paşa’nın kesinlikle onaylamadığı biri; fakat Selva ailesini
dinlemiyor ve Rafo ile evleniyor. Ardından ailesinin o yokmuş gibi davranmasına
dayanamıyor ve Rafo ile birlikte Fransa’ya gidiyorlar.
O dönemde Hitler bütün
Avrupa’nın korkulu rüyası, her sokakta SS askerleri var ve buldukları bütün
Yahudileri toplayıp çalışma kamplarına götürüyorlar. Avrupa’da görev yapmakta
olan Türk diplomatlar da Türk vatandaşlığı olan bütün Yahudileri kurtarmak
istiyorlar. Türkiye savaş konusunda tarafsız olduğu için Almanlar Türk
vatandaşlarına pek bir şey yapma taraftarı değiller bu sebeple Türk
vatandaşlığı Yahudiler için fazlasıyla önemli. Bu dönem içerisindeki olaylar sebebiyle Sabiha
da kardeşi Selva için fazlasıyla endişeli. Neyse ki Tarık’ın Paris
konsolosluğuna atanmasıyla bu endişesi biraz yatışıyor. Tarık, Macit’in
arkadaşı ve aynı zamanda süreç içerisinde Sabiha’ya dert ortağı olmuş biri.
Sabiha’yı biraz da olsa yatıştırmak adına kardeşi Selva için elinden geleni
yapacağına söz veriyor.
Tarık, görevini
yapmaya başladığında Sabiha’ya söz verdiği gibi kardeşi Selva için elinden
geleni yapıyor. Aynı zamanda ev arkadaşı Muhlis sayesinde tanıştığı Ferit ile
de kısa bir sürede iyi bir dostluk kuruyorlar ve birlikte iş birliği içerisinde
Selva ve Rafo gibi yardım edebilecekleri birçok Yahudiye fayda sağlamaya
çalışıyorlar.
İlk başta bahsedip
bahsetmemekte kararsız kaldığım yerler vardı. Sanırım bahsetmemeyi seçeceğim
sadece şunu söyleyebilirim ki ben, kitabı bitirdikten sonra asıl olayların
Tarık ve Ferit’in tanışmasından sonra gerçekleştiğini düşündüm.
Son olarak şunu
söylemeliyim ki kesinlikle beni hayal kırıklığına uğratmayan bir kitaptı.
5 Tavşan: İşte bu kitap mükemmelliğin tanımı! Kesinlikle okumalısın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder