8 Eylül 2014 Pazartesi

Kitap Yorumu: Çirkin Aşk - Colleen Hoover

KİTAP KÜNYESİ:
Yazar: Colleen Hoover
Sayfa Sayısı: 320
Yayınevi: -Henüz Türkçe baskısı yok-
Goodreads

ARKA KAPAK

When Tate Collins meets airline pilot Miles Archer, she knows it isn’t love at first sight. They wouldn’t even go so far as to consider themselves friends. The only thing Tate and Miles have in common is an undeniable mutual attraction. Once their desires are out in the open, they realize they have the perfect set-up. He doesn’t want love, she doesn’t have time for love, so that just leaves the sex. Their arrangement could be surprisingly seamless, as long as Tate can stick to the only two rules Miles has for her.

Never ask about the past.
                                                        Don't expect a future.

                                                                           They think they can handle it, but realize almost                                                                      immediately they can't handle it at all.

                                                                  Hearts get infiltrated.
                                                                Promises get broken.
                                                                Rules get shattered.
                                                        Love gets ugly.



Herkese merhabalar...
Biliyorum, son bir haftadır blog başı boş kaldı, ama benim suçum değildi bu. İnternetimle bir problem yaşadım ve ancak bu gün halloldu. Ben de kendimi hemen blog'uma attım tabii ki. Özlemişim buraları. :D

Bu bir hafta içinde, şuan yorumunu yazmakta olduğum çok güzel bir kitap okudum: Ugly Love. Aslında bu kitabı bu kadar erken okumak gibi bir planım yoktu. Sadece ilk bölümüne göz atacaktım ve daha sonra okumak için kaldıracaktım, ama işler planladığım gibi gitmedi. Kitabı okumaya başladım ve bir gün içinde bitirdim. Öyle akıcı bir kitaptı. Şimdi, önce kitabın konusundan bahsedeyim, sonra kendi düşüncelerime geliriz.

Tate 23 yaşında, hemşirelik okulunu bitirmiş ama master yapıp sadece kariyerine odaklanmak istiyor, aynı zamanda çalışarak kendi evini tutabilmek için para biriktirmeye çalışıyor. Para biriktirene kadar kısa bir süre için pilot abisinin yanına yerleşiyor. Daha ilk günden kapı karşı komşuları, abisinin yakın arkadaşı Miles Archer üzerinden ayırmadığı derin mavi gözleriyle dikkatini çekiyor. İlk birkaç bölümde Miles, Tate'in ilgisine karşılık vermiyormuş gibi bir tavır sergiliyor, fakat sonra birden Tate'in hiç beklemediği bir anda Tate'i öperek onu şaşırtıyor. Böylece, Tate'ten hoşlandığını itiraf ediyor, ama Miles'ın beklentileri biraz farklı.

Miles 24 yaşında, işinde başarılı bir pilot. Altı yıl boyunca kimseyle bir ilişki yaşamamış ve bunca zaman sonra ilk kez Tate'ten hoşlanıyor. Ama Miles'ın ilişkileri için koyduğu iki tane kural var; geçmişle ilgili soru sorma ve bir gelecek bekleme. Tate daha sonra fazlasını isteyeceğini bilse de, başlangıçta bu kurallar onun için problem olmuyor, çünkü Tate'in tek istediği Miles, Miles, Miles. Miles ve onun harika öpücükleri. 

Kitabın başından sonuna kadar Tate Miles'ın geçmişi yada ailesi hakkında hiçbir şey bilmiyor. Fakat Colleen bize kitap boyunca Miles'ın hikayesini de anlatıyor. Bir bölüm günümüzde Tate'in bakış açısından, bir bölüm altı yıl öncesinde Miles'ın bakış açısından anlatılıyor.

Peki, Miles'ın hikayesi ne? Miles 18 yaşında okula gelen yeni kız Rachel'a ilk görüşte aşık oluyor. Rachel da ondan hoşlanıyor. Yani beraber olmaları için hiçbir engel yokmuş gibi gözüküyor ama işin aslı öyle değil. Aslında ebeveynlerinin onlar için çok daha farklı planları var. Miles'ın anlatımına bayıldım. Rachel'ı o kadar güzel anlatıyor ki, onun Rachel'a olan aşkına aşık oldum ben. Colleen özellikle Miles'ın bölümlerinde şiirsel anlatımını kullanmış, aşık olmamanız mümkün değil. 

Kitap aslında Tate'in hikayesini anlatıyormuş gibi görünse de, bana kalırsa bu kitap tamamen Miles'ın hikayesini anlatıyordu. Kitabın sonlarına doğru gözyaşlarımı tutamadım, ama kitap bittiğinde yüzümde oluşan şapşal gülümsemeye de engel olamadım. 

Kitapta beni rahatsız eden nokta, Miles'ın bazı yerlerde Tate'e karşı olan davranışlarıydı. Her ne kadar sonrasında bu davranışlarının altında yatan nedeni anlasam da, Tate o şekilde davranılmayı hak etmiyordu. Neyse ki, sonra aklı başına geldi ve yaptıklarını telafi etti.

Sonuç olarak, Colleen Hoover yine şiirsel anlatımıyla, olaylara olan farklı bakış açısıyla, okunmaya değer, harika bir kitap yazmış. Kitabın yayın hakları Epsilon tarafından alınmış. Umarım bir an önce çıkarırlar. Kimse bu kitaptan mahrum kalmasın. 

Ayrıca, kitap için bir de şarkı bestelenmiş ki... Bu kadar harika bir şarkı olur. Aynı kitabı gibi. *-* 


ALINTILAR


"Corbin, please don't tell me the guy you called to protect me from the drunk guy is the drunk guy." 

He tightens his grip on my neck... and then he kills me. 
Or he kisses me. I can't tell which, since I'm pretty sure they would feel the same. 

It's funny how that works. Sometimes not speaking says more than all the words in the world. 

When I kissed all the other girls, I felt pleasure. That's why people enjoy kissing, because it feels good. 
But when you like to kiss someone because of who she is, the difference isn't found in the pleasure. 
 The difference is found in the pain you feel when you're not kissing her. 
It doesn't hurt when I'm not kissing any of the other girls I've kissed.  
It only hurts when I'm not kissing Rachel. 
 Maybe this explains why falling in love is so damn painful. 

"Love isn't always pretty, Tate. Sometimes you spend all your time hoping it'll eventually be something different.Something better. Then, before you know it, you're back to square one, and you lost your heart somewhere along the way." 

"Ask me if you can study at my place," he whispers. 
I nod, wondering why in the hell he would make such a random request after everything that just happened. I do it anyway, though. "Can I study at your place?" 
He breaks out into  a huge grin and drops his forehead to the side of my head so that his lips are directly over my ear. "I meant for you to ask me in front of your brother," he says, laughing quietly. "So I have an excuse to get you over there."Well, that's embarrassing. 

"It's love in general I don't want, Tate. Ever. It's you specifically that I just... want." 

Ugly love becomes you. 
Consumes you. 
Makes you hate it all. 
Makes you realize that all the beautiful parts aren’t even worth it. Without the beautiful, you’ll never risk feeling this. 
You’ll never risk feeling the ugly. 
So you give it up. You give it all up. You never want love again, no matter what kind it is, because no type of love will ever be worth living through the ugly love again. 

"Miles," I say with a smile, "you're looking at me like you fell in love with me."He shakes his head. "I didn't fall in love with you, Tate. I flew." 

Whoever coined the phrase, "I love you to death" obviously never experienced the kind of love Tate and I shared. 
If that were the case, the phrase would be "I love you to life". 
Because that's exactly what Tate did. 
She loved me back to life.

5 PUAN: Harikaydı! Okumazsan çok şey kaybedersin.
Bu kitaba puan verirken 4 ile 5 arasında gidip geldim. Kitap 4'lük değildi bu yüzden 4 veremiyordum. 5 de veremiyordum nedense, sonra bir kere daha şöyle bir düşündüm ve evet, 5'i hak ediyor. Kitap öyle iyi kız ve kötü çocuk arasındaki aşkı anlatan klasik NA kitapları gibi değil; konusu ilk bakışta klasik gibi gelse de, değil. Kitap sizi oturup düşündüren kitaplardan. En azından benim için öyleydi. Okumanızı tavsiye ederim. :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder