KİTAP KÜNYESİ:
Orijinal Adı: Champion
Seri: Legend (#3)
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 360
Türü: Bilim Kurgu - Distopik - Genç Yetişkin
ARKA KAPAK
JUNE İS BİR DEHA
PEKİ, KİM ŞAMPİYON OLACAK?
Bir barış antlaşması yürürlüğe girmek üzereyken ortaya çıkan ölümcül bir salgın, Koloniler arasında paniğe yol açmış ve Cumhuriyet'in sınır kentlerini savaş tehdidi sarmıştır. Sadece June bu tehdide karşı ülkesini nasıl savunacağını bilmektedir. Ancak binlerce insanın hayatını kurtarabilmeleri için sevdiği tek erkekten, her şeyini feda etmesini istemek zorundadır.
Marie Lu'nun heyecan dolu, macera ve gerilim yüklü üçlemesi şaşırtıcı bir finalle sonlanıyor…
Üzülerek söylüyorum ki bir serinin daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. Serinin ilk sayfalarından beri sürekli birbiriyle didişen ama yine de birbirinden ayrı kalamayan bu ikiliyi özleyeceğim. Ve hayır, ağlamıyorum, gözüme bir şey kaçtı sadece. Pardon iki şey; Day ve June.
Aşağıda Efsane ve Deha'ya ait spoiler görme olasılığınız fazla. Çok fazla.
Day ve June'un Deha'daki ayrılığının üzerinden 8 ay
geçtikten sonra başlıyor Şampiyon. İkisi de birbirinden farklı şehirlerde,
tamamen farklı hayatlar yaşamaya geri dönüyorlar yine. June Denver’da Princeps
adayı olarak eğitim görüyor, diğer iki Princeps adayıyla birlikte kısmen Anden’ın
asistanı görevini görüyorlar.
Day ise San Francisco’da kardeşi Eden ile birlikte Cumhuriyet’in
onlara verdiği dairede, yine Cumhuriyet’in onlara verdiği bakıcılarıyla
birlikte yaşıyor. Day artık resmi olarak yüksek rütbeli bir asker ve birçok
önemli toplantılara çağırılıyor. Fakat işin aslı öyle değil. Hiçbir toplantıya
gitmiyor çünkü baş ağrıları son derece artmış durumda. Doktorlar son olarak Day’e
birkaç ay ömür biçiyorlar.
Tüm bunlar olurken June ile hiçbir bağlantıları yok ve June
hala Day’in hastalığından habersiz.
Sonra bir gece Day’e June’dan özel olarak bir telefon
geliyor. June çok önemli bir toplantı
olduğunu söylüyor ve kişisel olarak Day’den gelmesini rica ediyor. Day sanki aylardır
bu telefonu bekliyormuş gibi, telefonu kapattığı gibi bavullarını toplamaya
başlıyor. Fakat toplantının yapılma sebebini bilseydi gitmek için bu kadar da
hevesli olmayacağına eminim.
Çünkü toplantı Eden ile ilgili. Koloniler’in sınırlarında
yeni bir tür veba yayılmakta ve bu vebanın Cumhuriyet’ten geldiğinden son
derece eminler. Aslında barış antlaşması yapmanın eşiğinde olan iki ülke, bir
gece içinde kendilerini savaşın eşiğinde buluyorlar. Hem de bu sefer Koloniler
son derece güçlü olan Afrika’yı da yanlarına almışlar. Bu da demek oluyor ki,
eğer Cumhuriyet bu vebanın ilacını onların eline vermezse, ülkede taş taş
üzerinde kalmayacak. Tahmin edin bakalım, bu vebanın ilacı kimin kanında? Tabii
ki Eden’ın.
Ve Day hayatı pahasına kurtardığı kardeşini, tekrar üzerinde
garantisi olmayan yüzlerce deney yapması için Cumhuriyet’in ellerine verir mi
dersiniz? Bundan önceki iki kitabı okuduysanız bunun cevabını biliyorsunuz
zaten.
Kitabın en sevdiğim bölümü epilog bölümüydü. Böyle hikaye
bittikten yıllar sonrasına göz atmamıza olanak sağlayan epilogları çok
seviyorum. Karakterlerin hikayenin bittiği yerde durmadığını, değişip
geliştiklerini ve kitap bittikten sonra da sonsuzluk içinde hep değişmeye devam
edeceklerini hissediyorsunuz.
Ve kitaptaki o son diyalog. O kadar güzeldi ki! Şuan yorumu
bırakıp fangirllüğe geçmemek için zor tutuyorum kendimi. Bana kalırsa o son
diyalog seriden ayrı olarak tamamen farklı bir hikaye anlatıyor. Toplam iki
satırcık ama Day ve June’un geleceğine dair o kadar çok hissediyorsunuz ki o
iki satırda. Favori son cümlelerimden biri oldu. *-*
Ayrıca kitabı okuyacaklar için küçük bir tavsiye: Bu kitabı
Imagine Dragons’un Ready Aim Fire şarkısıyla okuyunca çok güzel oluyor! Hatta
tüm seriyi bu şarkıyla okuyabilirsiniz. Ben Şampiyon’un yarısında keşfettim
kitabın şarkıyla olan uyumunu ama tüm seriye uyuyor. Hatta önceki iki kitaba
daha da çok uyuyor.
ALINTILAR
Ama zaten bu işler böyleydi. Önce konuşmadan bir hafta geçerdi, sonra bir ay, arkasından o kadar çok zaman geçerdi ki artık onu aramam garip olurdu.
"Afedersin," diye bağırdı. "Kız arkadaşlarım senin Day olup olmadığını bilmek istiyor."
Daha şimdiden tanınmış mıydım? İçgüdüsel olarak geri çekildim ve diğerleri görebilsin diye kafamı hayır anlamında salladım. Alaycı bir şekilde sırıtarak, "Yanlış kişiyi buldunuz," dedim. "Ama iltifatın için teşekkür ederim."
"Merhaba," dedi. "Ben Daniel."
"Merhaba," diye yanıtladım. "Ben June."
5 PUAN: Harikaydı! Okumazsan çok şey kaybedersin!
Distopya severim diyenlerin okuması gereken bir seri. Ayrıca bonus olarak çok güzel kapakları var (Şampiyon'un kapağı favorim.) Bir de sonunda çok güzel bir diyalogu var, evet ben hala orada kaldım. :(
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder