11 Şubat 2017 Cumartesi

Kitap Yorumu: Postacı Kapıyı Çalmayacak - Ava Dellaira

TANITIM

Kitabın adı: Postacı Kapıyı Çalmayacak 
Orijinal adı: Love Letters to the Dead
Yazar: Ava Dellaira 
Sayfa sayısı: 352   
Yayınevi: Martı Yayınları
Türü: Genç Yetişkin, Çağdaş Kurgu 
Goodreads Puanı: 3,83
Puanım: ★★★ 

"Bazı şeyler var ki artık bu dünyada olmayan kimseye söyleyemem.  

Size bu mektupları yazmaya başayınca kendi sesime kavuştum. Sonra bana yanıt veren bir ses duydum. Bir şarkının farklı tınlayışında, bir filmin hikayesinde, kaldırımdaki çatlakta açan bir çiçekte buldum yanıtı. Bir pervanenin kanat çırpışında, dolunaya dönen ayda... Yeryüzünde bu mektupları gönderebileceğim bir adres yok. Öldüğünüzü biliyorum ama sizi duyuyorum.  

Hepinizi duyuyorum. Buradaydık, bunun bir anlamı var, diyorsunuz."  
Kısa süre önce ablasını kaybeden Laurel, onun nasıl öldüğünü bilen tek kişidir ve bu sırrı kimseyle paylaşamamasının bir nedeni vardır.  

Onu bu karanlıktan çıkaracak yardım eli, hiç beklemediği bir yerden gelir. Genç kız okulda verilen bir ödevle mektuplar yazmaya başlar. Bu mektupların ortak noktası ise erken yaşta hayata veda etmiş, onun için anlamı olan Amy Winehouse ve Kurt Cobain gibi ünlü isimlere yazılmasıdır. Zaman geçtikçe bu duygu yüklü mektuplar hem ablasının ölümü üzerindeki sır perdesinin aralanmasına hem de Laurel'in kendine bir yol çizip yetişkin bir bireye dönüşmesine yardımcı oluyor.



  Merhabalar!

  Postacı Kapıyı Çalmayacak ülkemizde ilk çıktığından beri, neredeyse iki yıl olacak, sürekli beni kendine çeken bir kitaptı ama elime almak bir türlü nasip olmadı. Fakat geçenlerde 10 saatlik bir otobüs yolculuğunda sıkıntıdan başladım ve gerisi geldi.

  Çok severek karakterle birlikte oradaymış gibi hissederek okudum çünkü dili çok güzeldi. Özellikle tüm kitabın mektuplardan oluşması çok hoşuma gitti. Böyle kitapları çok seviyorum, çok daha samimi geliyorlar. (Love, Rosie de onlardan biriydi ) Ve yazarın metaforları... İyi metaforlar nerede olursa olsun seviyorum.

  Karakterlerin çeşitliliği kitabın diğer bir artısıydı. Laurel oldukça depresif bir karakter, ona nazaran daha eğlenceli karakterler Natalie, Hannah ve Kristen falan olmasaydı, kitap cenaze evine dönebilirdi. Laurel demişken, kitap boyunca Laurel'in dönem dönem dış dünyadan kopmaları oldu. Mesela Sky'la (Laurel'in potansiyel erkek arkadaşı) bir sahneyi kötü bitiriyorlar ve tabii doğal olarak aklım orada kalıyor ama Laurel sayfalarca ablasının ölümü hakkında yazıyor. Bu kısımlarda biraz sıkıldığımı söylesem yalan olmaz.

  Çünkü zaten daha ilk mektupta May'in ölümünden bahsetmeye başlıyor ama sadece öldüğünü ve ailesinin ondan sonra nasıl dağıldığını söylüyor, fakat neden, nasıl, nerde, ne zaman öldü tüm bu soruları kitabın belki son çeyreğine kadar yanıtlamıyor. Dolayısıyla ablasını anlattığı bu zamanlarda "evet, bunu daha önce de söylemiştin" reaksiyonunu verdiğim birkaç kısım oldu, ki 4 vermemin en büyük sebebi bu sanırım. 

  Laurel ve arkadaşları 15-17 yaşları arasındalar ve çoğunun ailesiyle problemleri var, hatta kendileriyle problemleri var. Sonuç olarak kitapta bir ergenlik rüzgarları esiyor, ama tatlı bir rüzgar. Sizi ergenlerden nefret ettirecek bir rüzgar değil, daha çok sempati kurmayı öğreten bir rüzgar.

  Ve tabii Kurt Cobain, Amy Winehouse, River Phoenix, Heath Ledger gibi kendi zamanlarını şekillendirmiş ünlülere olan mektupların kitaba kattığı retrospektif açı... Eğer bunda 25-30 yıl öncesine az çok ilginiz varsa okuması gerçekten çok zevkli bir kitap olacaktır eminim. Çünkü Laurel bu dertlerini bu kişilere çok samimi bir dille açıyor, hatta bazen onlara kızıyor, ölümleri hakkında spekülasyonlar yapıyor ve bu da sanki bu kişiler gerçekten, orada o mektupları sizinle okuyormuşçasına bir his uyandırıyor. En azından bende uyandırdı.

  Açıkçası ben sevdim kitabı, özellikle yazarın ilk kitabı olduğunu göze alırsak gayet iyiydi. Siz de biraz genç yetişkin türünden, biraz ölüm edebiyatından (ay bu çok depresif bir kelime grubu oldu, o kadar da depresif bir kitap değil) ve biraz da Nirvana'dan hoşlanıyorsanız, tavsiye ederim.

  Şimdilik bu kadar, bir sonraki yazımda görüşmek üzere. Sağlıcakla kalın.

Zeynep Ebrar

  

2 yorum:

  1. Allerine saglk 😃 güzel yorumlamissin.

    Blogunu takibime aldim banada beklerim 😃

    YanıtlaSil