16 Mayıs 2014 Cuma

Kitap Yorumu: Alaska'nın Peşinde - John Green

Kitap Künyesi:
Kitabın Adı: Alaska'nın Peşinde
Özgün Adı: Looking For Alaska
Yazarın Adı: John Green
Sayfa Sayısı: 320
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Goodreads Puanı: 4.23
Piyasa Fiyatı: 25,00 TL

ARKA KAPAK

İlk içki
 İlk şaka
 iİk dost
 İlk aşk, 
Son sözler...

Miles Halter, ünlülerin son sözlerine bayılan, sıradan bir gençtir. Evindeki güvenli hayata katlanamadığından François Rabelais'nin ölmeden hemen önce "Büyük Belki" olarak betimlediği bilinmezin ne olduğunu bulabilmek için yatılı okula yazılır. Onu Culver Creek Lisesi'nde, aralarında Alaska Young da olmak üzere pek çok şey beklemektedir. Zeki, komik, son derece seksi ama bir o kadar perişan halde olan Alaska, Miles'ı kendi labirentine sürükleyecek ve "Büyük Belki" arayışında ona yol gösterecektir.

Michael L. Printz Ödülü'ne layık görülen Alaska'nın Peşinde, bir hayatın başka bir hayat üstünde ne kadar kalıcı izler bırakabildiğini muhteşem bir dille anlatıyor. Pek çok ödül sahibi John Green'in bestseller olan bu kitabı, çağdaş kurgu kitaplar arasında çığır açan yepyeni bir ses.

"Bu harika öyküyü okuyan kızlar hüzünlenecek, erkekler Alaska'nın vanilya ve sigara kokusunda aşkı, tutkuyu ve özlemi bulacak."
-Kirkus-

"Holden Caulfield'ın ruhu hayat bulmuş." 
-Kliatt-

Aynı Yıldızın Altında'yı okuduktan sonra John Green'in tarzını çok sevmiştim ve Türkiye'de çıkan diğer kitaplarını da okumaya karar vermiştim. Alaska'nın Peşinde ile bunları tamamladım. Aynı Yıldızın Altında'yı çok; Kağıttan Kentler'i de oldukça beğenmemden sonra, Alaska'nın Peşinde'den baya yüksek beklentilerim vardı. Peki kitap bunları karşıladı mı? Kısmen.

Önce karakterlerden ve olay örgüsünden bahsedeyim, daha sonra kendi fikirlerimi belirteceğim.

Miles Halter, son derece normal, sıkıcı ve asosyal hayatında François Rabelais'in son sözlerindeki "Büyük Belki"yi arayan, ünlülerin son sözlerini ezberlemeyi hobi haline getiren,16 yaşındaki bir genç. Bu yüzden ailesinden uzaklaşıp, maceralara davetiye çıkarmak amacıyla Culver Creek isimli bir yatılı liseye gidiyor. Tabii burada hayatını değiştirecek kız ile, arkadaş ortamıyla tanışacağından bihaber bir şekilde. 

Chip, diğer adıyla Albay, Miles'ın oda arkadaşı; Alaska'nın kankası. "Hafta İçi Savaşçıları" isimli okulun zengin ve şımarıklarından takıntılı bir şekilde nefret ediyor, eşek şakaları yapmayı çok seviyor.

Alaska Young, Miles'ın uzaktan deli gibi aşık olduğu kız. Ölmek için sigara içtiğini söylüyor, okulun en zeki eşek şakalarını o organize ediyor ve deli gibi alkol tüketiyor. Genelde kitapta işaretlediğim alıntıların çoğu kendisine ait. :D

Miles, bu okulda ilk kez sigara içmeyi, içki içmeyi, eşek şakası yapmayı, kendisine eşek şakası yapıldığında ispiyonlamamayı öğreniyor ve hatta ilk kez bir kızla öpüşüyor. Yani kendi sınırlarını zorluyor. 

Kitapta şu karaktere aşık oldum, ya da bu karakteri çok sevdim, dediğim bir karakter yoktu ama en azından hiçbirinden nefret etmedim. Alaska bazen dengesizlikler yaptı, ama bunlar beni çok rahatsız etmedi nedense. Onun dışında Albay'a diğerlerinden daha çok ısındım. Özellikle annesine olan sevgi ve bağlılığı çok hoşuma gitti. Miles ile, bilmiyorum, bazı yerlerde kızdım ona aslında, özellikle Lara'ya bir hiç gibi davrandığı kısımlarda!

Kitabın ilk yarısında biraz sıkılmadım desem yalan olur, çünkü olaylar çok sırandandı ve nereye bağlanacağını kestiremiyordum ki, ben kitap hakkında biraz spoiler yemiştim. Neyse ki, ikinci kısmında bir John Green kitabı olduğu daha belirgindi, gerek duygular açısından, gerek olayların seyri açısından. Eğer ikinci yarıdaki kısımlarda karakterlerin hissettiği duyguları hissedemeseydim, puanım çok daha düşük olurdu.

Sonuç olarak, okuduğuma pişman değilim, bitirdiğime seviniyorum. 


ALINTILAR

"Bütün hayatını labirentte mahsur kalıp bir gün oradan nasıl çıkacağını, bunun ne kadar müthiş olacağını düşünerek geçirirsin ve geleceği hayal etmek devam etmeni ama bunu hiç yapmamanı sağlar. Geleceği yalnızca o andan kaçmak için kullanırsın."

"Bazen seni anlamıyorum," dedim.Bana bakmadı bile. Yalnızca televizyona doğru gülümsedi ve "Beni hiç anlamazsın. Olay da bu," dedi.

Bir şeylerin parçalanmamasını dilemeyi bıraktığınızda, parçalandıklarında acı çekmeyi de bırakırsınız.

...çünkü dayanıklı olduğumuza inandığımız kadar dayanıklıyız gerçekten.
3,5 PUAN: İyiydi ama beklentilerimi karşılamadı. // Güzeldi, okumanı öneririm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder