27 Ocak 2018 Cumartesi

Kitap Yorumu: Mutluluk Böyle Bir Şey - Jennifer E. Smith


  Bazen mükemmelliyetçiliğimin hayattaki güzel şeylerden zevk almamı ciddi ölçüde etkilediğini düşünüyorum. 

  Geçtiğimiz okul dönemi boyunca hem dönem derslerinin yoğunluğundan hem de okul için okumam gereken kitapları okumakla meşgul olduğumdan kendi tercihim kitapları okuyamadım (okul içim okuduklarımdan oldukça zevk aldım gerçi, ama bu başka zamanın konusu). Dolayısıyla sömestr tatilini iple çekiyordum istediğim kitapları şöyle keyifle okuyabilmek için. Ama...

    Ama içimdeki mükemmelliyetçi Zeynep kitaplarda hep kusurları gördü ve normalde daha çok zevk alabileceğim kitaplardan o kadar da zevk alamadım. Hatta genel olarak, kitaplara eskisinden daha düşük puanlar vermeye başladığımı fark ettim. Belki daha fazla ve daha iyi kitaplar okudukça kitap zevkim gelişiyor veya ilgi alanıma giren kitap türleri değişiyordur, bilmiyorum ama eskiden 3 bile çok nadir veriyordum, şimdi ise 3 ve 4 en çok verdiğim puanlar oldu - 5 puanlık kitap bulmak ise neredeyse imkansız oldu. Uzun lafın kısası; BANA GÜZEL KİTAP ÖNERİN !!!
   Yazımın ana amacına değindiğime göre, devam edebilirim. Mutluluk Böyle Bir Şey, orijinal adıyla This Is What Happy Looks Like. Ben orijinal dilinde okudum, o yüzden çevirisi hakkında bir şey söyleyemeyeceğim. Fakat, yazarın kendi dilini beğendim. Sade bir dili vardı, ama sıfatları harika bir şekilde kullanmış, birçok sahnede tanımlamalarıyla sanki oradaymışım gibi hissettim.

  Bu kadar zaman sonra blog'a yazı girmemin sebeplerinden biri de, aslında bu kitabı bitirdikten sonra Goodreads'te üstünkörü bir yorum girdim ve girdiğim yorum hoşuma gitti. O yüzden buraya da girmek istedim. Şimdi gelsin o yorum:

   «  Kitaba puanım aslında 3 ile 4 arasında, 4'e daha da yakın bir yerlerde. 

  Bunun sebebi kitap genel olarak 3lüktü aslında ama karakterleri (bazı eylemlerinin sebebini anlayıp empati kuramasam da) sevdim. Bunun en büyük sebebi gerçekçi karakterler olmalarıydı. Bir de kitapta garip (iyi yönde) bir şiirsellik vardı. Her sayfada yoktu bu ama bazı sayfalarına girip sonsuza dek orada yaşamak istedim. 

  Bir de, bu kitap gibi açık kapı bırakarak biten hikâyelerle garip bir sevgi-nefret ilişkim var. Nefret doğru bir kelime olmadı aslında, nefret etmiyorum. Eğer karakterleri çok sevdiysem kitabın sonunda hikaye yeterli gelmiyor ve içimdeki fangirl Zeynep daha fazla, DAHA FAZLA okumak istiyorum diye bağırıyor - burası hoşlanmadığım kısım oluyor. Ama bir diğer taraftan, konu edebiyat ve sanatsal taraf olunca, açık kapı bırakarak biten kitapları her zaman daha fazla sevmişimdir çünkü aslında yazar bu noktada okuyucuyu aktif bir şekilde kitabın devamını getirmeye davet ediyor. Basbaya buradan sonrası tamamen senin hayal gücüne kalmış, devamını sen getiriyorsun diyor. Hatta bir açıdan eğer azıcık detaylı düşünürsen neredeyse kendi kafanda bir devam kitabı başlatabiliyorsun. Bunu çok seviyorum, ki bu kitapta da tam olarak bu vardı.  »

  
  Bunlara ek olarak, kitapta genç-yetişkin kitaplarında çok rastlanan o sevimli, insanın kalbinin pır-pır atmasına sebep olan birkaç tane çok hoş sahne vardı. Ama sorun şu ki, birkaç tane vardı! Aslında buna benzer yüzlerce sahne daha yazmak için yazarın elinde o kadar çok fırsat vardı ki! Onun bunları kullanmaması beni biraz hüsrana uğrattı ve sanırım daha yüksek puan vermeme sebeplerimden biri de bu.

   Kitap hakkında söyleyeceklerim bu kadar. Blogu bu kadar süre boşladıktan sonra hala okunuyorsam ne mutlu bana, teşekkürler! :D

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder