30 Ağustos 2014 Cumartesi

Kitap Yorumu: Cennet Ateşi Şehri (The Mortal Instruments #6) - Cassandra Clare

KİTAP KÜNYESİ:
Orjinal Adı: City of Heavenly Fire
Seri: The Mortal Instruments (#6)
Yazar: Cassandra Clare
Sayfa Sayısı: 800
Yayınevi: Artemis
Goodreads Puanı: 4.53
Piyasa Fiyatı: 29,00 TL

ARKA KAPAK

Siyah, gece boyu avlanmanın rengi
Beyaz, ölümün ve yasın
Altın rengi, gelinlikler içindeki bir gelinde güzel
Ve kırmızı, büyüyü tersine çevirmeye özel
- Gölge Avcısı Çocuk Şiiri

Dünyayı sarsan kült seri "Ölümcül Oyuncaklar"ın merakla beklenen bu baş döndürücü finalinde, Clary ve arkadaşlarışimdiye dek karşılarına çıkan en acımasız düşmanla savaşacak: Clary'nin ağabeyi.

Sebastian Morgenstern çoktan harekete geçti. Cehennem Kupası'nın gücüyle Gölge Avcıları'nı karanlık avcılara dönüştürüyor. Aileleri ve âşıkları birbirinden ayıran bu karanlık yaratıklarla Sebastian'ın ordusu gitgide genişliyor.

Köşeye sıkışan Gölge Avcıları, Idris'e çekilse de Alicante'nin meşhur iblis kuleleri bile onları Sebastian'ın gazabından uzak tutacak güçte değil. Üstelik Nefilimler, Idris'te kapana kısılmışken dünyayı iblislerden kim koruyacak?

Ne filimler'in hayal bile edemeyeceği kadar büyük bir ihanet açığa çıkarken Clary, Jace, Isabelle, Simon ve Alec'in kaçmaktan başka çaresi yok. Daha önce hiçbir Gölge Avcısı'nın ayak basmadığı ve giden hiçbir canlının geri dönemediği iblis topraklarının derinliklerine yolculuk etmek zorunda kalsalar da...

Dünyanın kaderi üzerine girişilen bu korkunç savaşta aşk feda edilecek ama ölüm yine de payına düşeni almadan gitmeyecek!



Beni YA türüyle tanıştıran ve kitaplara aynı Jace'in Clary'e aşık olduğu gibi aşık eden seri, Ölümcül Oyuncaklar, ülkemizde Artemis yayınlarından çıkan son kitabı Cennet Ateşi Şehri'yle sonlandı. Blog'u açmadan çok önce serinin diğer kitaplarını okuduğumda, kitaplar hakkında konuşmak için içimde karşı konulmaz bir istek olmasına rağmen, konuşacak bir kişim bile yoktu. Daha sonra üzerine sevdiğim başka seriler, kitaplar eklendi ve sonunda bir cesaret Elif'le blog'u açtık. Şimdiyse kim bilir kaçıncı kez "İyi ki bu blog'u açmışız," diyorum, çünkü artık Cennet Ateşi Şehri hakkında konuştuğumda beni dinleyecek (daha doğrusu okuyacak) olan sizlere sahibim. *mutluluk gözyaşlarını geri tepmek için gözlerini kırpıştırır* 

Şimdiden uyarayım; eğer Kayıp Ruhlar Şehri'ni okumadıysanız, sizin için spoiler içerebilir ve Cennet Ateşi Şehri'nden önemli olmayan, ufak spoiler içerebilir!

Kayıp Ruhlar Şehri'nin sonunda, Jace'in Sebastian'la arasındaki bağ Clary tarafından yok edilmişti. Bunun sonucunda; cennet ateşi Jace'in damarlarında geziyordu ve Sebastian Karanlık Ordu'suyla kaçmayı başarmıştı. Cennet Ateşi Şehri, Sebastian'ın Karanlık Ordu'sunu büyütme çabaları ile başlıyor. Birçok enstitüye saldırıyor ve oradaki Gölge Avcılarını zorla Karanlık Kupa'dan içirerek, ordusuna katıyor. Ama Los Angeles Enstitü'sündeki Emma ve arkadaşları Sebastian'dan kaçmayı başarıyorlar ve tüm gördüklerini Clave'e anlatıyorlar.

Clave'in ilk yaptığı şey, tüm enstitülere haber göndererek, tüm Gölge Avcıları'nı Idris'in kalkanlarının arasında toplamak oluyor. Böylece, Simon ve Maia hariç, tüm kahramanlarımız daha kitabın ilk bölümlerinde Idris'e gidiyorlar. Simon ve Maia'ya da New York'ta birçok iş düşüyor, çünkü Sebastian'ın tek derdi Gölge Avcıları değil; Aşağı Dünyalıları da kendi tarafında istiyor. Tabii sonra Simon bir dizi olay sonucu kendini Idris'te buluyor, orası ayrı.

Sebastian katliamlarına ve Gölge Avcılarını, kendine bağlı Karanlık Ordu'suna katmaya devam ederken, Clave hiçbir tepki göstermiyor, çünkü Sebastian'ın o kadar da güçlü olduğuna inanmıyorlar. Tabii ki bu da, ana karakterlerimizin tepesini attırıyor ve Sebastian ile kendileri savaşmak için yollar arıyorlar.

Sebastian'ın Idris'teki Gölge Avcıları'nın güvendiği kalkanları bile geçmeyi başardığından bahsetmedim! Evet, aynen öyle yaptı. Ve sonra Clary'i bulup Jace'le birlikte ona katılmasını istedi. Önceki kitaplardan da, Sebastian'ın Clary'e olan zaafını biliyorsunuzdur; onu hep yanında istiyor ve bunun kendi rızasıyla olmasını istiyor. Clary bunu kabul ederse, Sebastian Gölge Avcıları'nın canını bağışlayacak; ama etmezse, esir aldığı Clary'nin çok sevdiği birkaç insanın hayatlarını bağışlamayacak. Peki, Clary bu teklifi kabul ediyor mu? Bence siz cevabı zaten biliyorsunuz. 

Kitap iki kısımdan oluşuyor ve bunlar kitabın ilk kısmında olanlar. İlk kısım baya yavaş ve durağan olmasına rağmen, Cassandra ikinci kısmı "Bir seri en mükemmel şekilde nasıl bitirilir?" sorusunu cevaplar şekilde yazmış. 

Karakterlerin neredeyse hepsi, kitabın sonuna kadar diğer karakterler için kendilerinden bir şeyler feda ediyorlar. Özellikle Simon. Şimdi burada size neyin feda edildiğini söylemeyeceğim, ama yaptığı fedakarlık beni ağlatmayı başardı. Kitabın içine girip ona sarılmak istedim, o derece. Cassandra'nın kitaplarında en çok bunu seviyorum işte; karakterlerinin insani yanlarını öyle güzel anlatıyor ki, tüm duyguları onlarla birlikte hissediyorsunuz. Bu kitabında da beni şaşırtmadı.

Ayrıca kitapta Cehennem Makineleri serisinin karakterlerini de gördük! O seriyi de çok seviyorum ve o karakterleri başka bir kitabın içinde görmek beni çok mutlu etti. Ama şöyle bir şey var ki, kitap Cehennem Makineleri'nden spoiler içeriyor, ona dikkat edin derim.

Kitapla ilgili beni en çok sinir eden şey çeviriydi. Çevirmen serinin önceki kitaplarını okumamış belli ki, çünkü kitaba özel bazı terimler bu kitapta tamamen farklı çevrilmişti. Ve kitabın doğru düzgün kontrol edilmediğinden de baya eminim; yanlış yazılmış kelimeler doluydu, hatta çevrilmemiş birkaç kelime bile vardı. 

ALINTILAR

"O kız. Emma.""Onda bir şey var," diye kabullendi Clary. "Belki de Helen'in kardeşini savunmasından. Julian. Onun için her şeyi yapar. Blackthorn'ları gerçekten çok seviyor ve onun dışında sahip olduğu herkesi kaybetmiş.""Sana kendini hatırlatıyor.""Sanmıyorum," dedi Clary. "Bana kalırsa, bana seni hatırlatıyor.""Çünkü ben ufak tefek, sarışın biriyim ve at kuyruğu bana çok yakışıyor, öyle mi?"(Jace ve Clary) 

Isabelle kolsuz gömleğini aşağı çekip öfkeyle kardeşine baktı. "Artık kapı da mı çalmıyorsun?""Bu... Burası benim odam!" dedi Alec tükürükler saçarak. 

"Asıl soru, nerede duracaklar?""Biz tüm cesaretimizle sizinle birlikte duracağız!" diye duyurdu Malcolm. Catarina suratını asarak bakınca Malcolm sindi. "Eh, tüm cesaretimizle sizin yakınınızda duracağız. Ya da en azından duyma uzaklığında." 

Simon, "O halde adını koymuş mu sayılıyoruz?" diye sordu.Isabelle omuz silkti. "O ne demek hiçbir fikrim yok."Simon bundan çok hoşlandığı gerçeğini sakladı. "Resmi olarak erkek arkadaş, kız arkadaş mıyız? Gölge Avcıları'nın bunun için bir ritüeli var mı? Facebook statümü 'karmaşık'tan 'ilişkide'ye çevireyim mi?" 

"İnsan vücudunda trilyonlarca hücre var," dedi. "Ve vücudumdaki her hücre seni seviyor. Bazı hücreler ölüyor, yerine yenileri geliyor ve yeni hücrelerim seni eskilerinden daha fazla seviyor. İşte bu yüzden seni her gün bir öncekinden daha fazla seviyorum. Bu bilimsel bir gerçek. Ve öldüğüm zaman vücudumu yaktıklarında havaya karışan küllerden ibaret olacağım ve toprağın, ağaçların, yıldızların bir parçası. O havayı soluyan, o toprakta büyüyen çiçekleri gören ya da o yıldızlara bakan herkes seni hatırlayacak ve sevecek çünkü seni o kadar çok seviyorum." 

"Hepimiz hatırladığımız parçalardan oluşuyoruz. İçimizde bizi sevenlerin umutlarını, korkularını taşıyoruz. Sevgi ve hafıza olduğu sürece gerçek anlamda bir kayıp yoktur.

5 PUAN: Harikaydı! Okumazsan çok şey kaybedersin.
 Bu harika seri hak ettiği gibi bir final yaptı. Kurgusuyla, anlatımıyla, karakterleriyle 5 puanın hepsini hak ediyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder