2 Ağustos 2014 Cumartesi

Kitap Yorumu: Eleanor & Park - Rainbow Rowell

KİTAP KÜNYESİ:
Kitap: Eleanor & Park
Yazar: Rainbow Rowell
Yayınevi: (Türkçe basımı yok)
Sayfa Sayısı: 329
Goodreads Puanı: 4.20

ARKA KAPAK

Two misfits.One extraordinary love.

Eleanor... Red hair, wrong clothes. Standing behind him until he turns his head. Lying beside him until he wakes up. Making everyone else seem drabber and flatter and never good enough...Eleanor.

Park... He knows she'll love a song before he plays it for her. He laughs at her jokes before she ever gets to the punch line. There's a place on his chest, just below his throat, that makes her want to keep promises...Park.

Set over the course of one school year, this is the story of two star-crossed sixteen-year-olds—smart enough to know that first love almost never lasts, but brave and desperate enough to try.


Eleanor & Park 80'lerde geçen bir ilk aşkın, ilk öpücüğün ve ilk "seni seviyorum"un hikayesi. 

Bu kitaba nasıl yorum yapacağımı bilmiyorum, çünkü beni çok etkiledi. Ne zaman bu kitap ve karakterler hakkında düşünsem duygularıma hakim olamıyorum ve ağlayasım geliyor. Öyle bir kitaptı Eleanor & Park. Karakterleri anlatarak başlıyorum, gerisi gelir umarım. :D

Eleanor, 16 yaşında, kızıl ve kıvırcık saçlara sahip olan ve okulun havalı kızları gibi incecik olmayan bir kız. Eleanor'un annesi ve babası küçükken ayrılmış, daha sonra annesi Rick ile evlenmiş. Rick ise 7/24 sarhoş olan, göbekli, ağzından küfür eksik olmayan bir adam. Rick geçen sene Eleanor'u evinden kovuyor ve Eleanor bir sene boyunca annesinden ve kardeşlerinden uzakta bir tanıdıklarında yaşıyor. Bir sene sonra, Rick Eleanor'u affetmeye karar veriyor ve böylece Eleanor eve geri dönüyor. Ev dedikleri yer de, dört kardeşin sıkış tepiş yattığı bir oda, bir salon, banyosunun kapısı dahi olmayan bir yer. Eleanor, annesine, babasına, Rick'e ve hatta kardeşlerine bile Rick'e "baba" demeye başladıkları için kızgın. Ama bunu kimseye belli etmiyor.

Park ise, 16 yaşında, anne tarafından Koreli, müzik dinlemeyi ve çizgi roman okumayı çok seviyor. Küçük bir kardeşi var ve annesiyle babası seneler sonra dahi birbirlerine deli gibi aşıklar. Park insanların içinde görünmez olmayı seviyor, çünkü göze batıp Steve'in dalga geçtiği çocuk olmak istemiyor. Park ehliyet almayı ve böylece okula gitmek için okulun serserileriyle dolu olan servise binmekten kurtulmayı istiyor, ama bir türlü ehliyet sınavını geçemiyor. Fakat Park'ın bilmediği bir şey var: O serserilerle dolu serviste tanışacağı bir kız sayesinde hayatının belki de en güzel zamanlarını geçirecek.

Serviste kimse yeni çocuk Eleanor'un yanına oturmasını istemiyor, sonunda Park yanındaki yere Eleanor'un oturmasına izin veriyor. İlk birkaç hafta boyunca bir kez bile konuşmuyorlar, ama sonra ortak bir nokta buluyorlar: Park'ın çizgi romanları. Park her sabah ve akşam serviste çizgi roman okurken, Eleanor'un da çaktırmadan okuduğunu fark ediyor ve bu Park'ın çok hoşuna gidiyor. Daha sonra çizgi romanlarını ona ödünç olarak vermeye başlıyor ve aralarında çok tatlı bir muhabbet kuruluyor...

Kitap daha sonra birbirlerine nasıl yakınlaşmaya başladıklarını, ilk öpücüklerini, ilk telefon konuşmalarını ve daha bir çok ilklerini konu alıyor. Başlarda biraz yavaş olsa da, karakterlere ısındıktan sonra kitap daha güzel bir hal alıyor. Benim tek canımı sıkan şey, Eleanor'un bazen yaptığı dengesizlikler, birden Park'a soğuk davranmaları falandı. Ama kitabın sonunda Eleanor'u kısmen anladığımı söyleyebilirim. Özellikle onun yaşadıkları hiç de kolay şeyler değil. Kitaptaki en sevdiğim şey ise, Park'ın kendisiydi. Böyle yanakları sıkılası, birlikte müzik dinleyip, film izlemek isteyeceğiniz bir karakter. *-*

Ben böyle "Ay, bu hikaye nasıl tatlıı!" derken, birden kötü şeyler, kötü şeyler oldu ve kitap bitti. Aynen böyle. Bu kitabın sonu hakkında bir çok okur "kötü bir sondu" yorumunu yapıyor ama ben öyle düşünmüyorum. Kitabın sonu kesinlikle, yazarın da söylediği gibi "düğün ve gün batımı olan bir mutlu son" değildi. Eğer kitap bittikten sonra da karakterlerin hayatlarının devam ettiğini hayal eden okurlardansanız, ki ben kesinlikle öyleyim, bu kitap sonu kötü bir son değildi. Kitabın son 20-30 sayfası beni çok ağlattı ama gözyaşlarımın sebebi karakterleri çok sevip, onların yaşadıklarını hissedebilmemdi. :)

ALINTILAR


"I don't like you, Park," she said, sounding for a second like she actually meant it. "I..." -her voice nearly dissappeared- "sometimes I think I live for you." 

"I want everyone to meet you. You're my favorite person of all the time." 

Did she miss him? She wanted to lose herself in him. To tie his arms around her like a tourniquet.If she showed him how much she needed him, he'd run away. 

"Nothing before you counts," he said. "And I can't even imagine an after." 

He knows I'll like a song before I've heard it. He laughs before I even get to punchline. There's a place on his chest, just below his throat, that makes me want to let him open doors for me. 

But Park's parents loved each other. They kissed each other on the mouth, no matter who was watching.What are the chances you'd ever meet someone like that? he wondered. Someone you could love forever, someone who would forever love you back? And what did you do when that person was born half a world away?The math seemed impossible. 

"I just can't believe that life would give us to each other," he said, "and then take it back.""I can," she said. "Life's a bastard." 

I'm not ready for you to stop being my problem.


5 PUAN: Harikaydı! Okumazsan çok şey kaybedersin.
Şu alıntıları dahi yazarken kitabı az önce okumuş gibi hissettim. Yani üzerinizde öyle büyük bir etki bırakıyor. Eğer İngilizce'niz yetiyorsa, okuyun bu kitabı. Kesinlikle değer. Umarım yakında ülkemizde de çevirisi çıkar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder